Sayfalar

30 Ocak 2011 Pazar

Kürk Mantolu Madonna


Kitabın Adı: Kürk Mantolu Madonna
Yazarı: Sabahattin Ali
Yayınevi: YKY
Sayfa sayısı: 160
Fiyatı: 10 TL
İndirimli Fiyatı: D&R

Methini sevgili kitap bloglarından duymasam belki de hiç tanışamayacaktım kendisiyle. İyiki de tanışmışım, yoksa bu etkileyici ve beni derinden sarsan aşk hikayesini kaçırmış olacaktım. Dün gece uykuya dalmadan önce bitirdim. Sanırım beni en çok sarsan kısım Raif Bey'in tesadüfen karşılaştığı Maria'nin akrabasi ve yanindaki sürprizi (burada kopya vermesem daha iyi olur) trenle uğurlaması oldu. Göz yaşlarıma hakim olamadim. Daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum, mutlaka okuyun.

Arka Kapak:
Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum “Kürk Mantolu Madonna”yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum.”

Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz.

Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.

27 Ocak 2011 Perşembe

Dur Bir Mola Ver


Kitabın adı: Dur Bir Mola Ver
Yazarı: Tom Robbins
Yayınevi: Ayrıntı
Sayfa sayısı: 330
Fiyatı: 23 TL
İndirimli fiyatı: D&R

Önce kapaktan başlayayım :). Bendeki baskıda da bu resim var. Kitabı elime her aldığımda 2 yaşındaki kızım Eylül "anne abla napıyor?" diye soruyor. Sonra da "abla elma yiyor", "abla dudaklarını boyamış" diyerek beni güldürüyor. Çoğunlukla da yanında kitap okumamdan hoşlanmadığı için "anne kitabı kapaaat, buraya koyalım" diyor ve elimden tutup kendi dünyasına çekiyor :). Bu arada kapaktaki resmin Amanda olduğunu düşünüyorum :). Bu kitabı ve Ağaçkakan romanlarını almama sebep, Tom Robbins'in Parfümün Dansı kitabını okumam olmuştur. O kitap beni alıp götürmüştü kokuların dünyasına. Hayal gücüne ve kalemine hayran kalmıştım. Her iki kitabında da ilk sayfalar biraz ağır ilerledi, karakterleri çözümlemek, ne yaptıklarını anlamaya çalışmak zaman ve de konsantre olmayı gerektiriyor. Genel olarak da ağır ilerleyen bir kitap oldu benim için, bu sevmediğim anlamına gelmiyor. Her bir cümlenin hakkını vermek istiyorum okurken, yoksa esere haksızlık olurmuş gibi geliyor. Yazarın espri anlayışı çok ince, okurken acayip eğlendim. Dediğim gibi kitabı okumak için ona özel zamanınızı ayırmanız gerekiyor. Mesela kitabın karakterlerinden Amanda'nın peltek konuşmasını bize anlatabilmek için birkaç örnek verilmiş. Bunlardan birisi de "The Big Heat" filminde oynayan Gloria Grahame'in konuşmasıydı. Hemen araştırıp izledim fragmanı, tam da benim hayalimde canlandırdığım konuşma şekli gibiydi :). Bazı sevdiğim satırları da aşağıya eklemek istiyorum.

' "Beni ilgilendiren üç ruh hali var" dedi Amanda kertenkele şeklindeki kapı tokmağını çevirirken. " Bir, hafıza kaybı; iki, kendini aşırı derecede zinde hissetme hali; üç, vecd hali."
Mutfak dolabına uzanıp içinde nilüfer poleni bulunan küçük, yeşil bir şişe çıkardı. " Hafıza kaybı, insanın kim olduğunu bilmemesi ve kim olduğunu öğrenmeyi delice istemesidir. Kendini aşırı derecede zinde hissetme hali, insanın kim olduğunu bilmemesi ve bu duruma aldırış etmemesidir. Vecd hali, insanın kim olduğunu tam olarak bilmesi ama yine de aldırış etmemesidir." ' (s169)

' Kendimi o kadar aşağılık hissettim ki, bir Volkswagen'a ancak yarım metrelik merdiven sayesinde binebilirdim.' :) (s185)

' Amanda'nın Paranoyaklara Yönelik Evrensel Tavsiyesi

" Seni takip eden ve geceleri evini gözetleyen insanlar yüzünden telaşa kapılma. Onların Hollywood'dan gelen yıldız avcıları olduklarını düşünmeye çalış." ' (s197)

Arka Kapak:
Yazar, insanın acı çekmesini, özgür ve mutlu olamamasını doğadan kopmasına, kazanma hırsı, kaybetme kaygısı ve ölüm korkusu gibi "doğa dışı" gerginlikler edinmesine bağlıyor. Ve bütün bunlara neden olan otoriter, teknolojiye tapınan ve ekonomiyi sağlıktan, sevgiden, hakikatten, güzellik ve seksten üstün tutan modern medeniyeti suçluyor. Emir, sansür, ödül ve ceza ile sistemi ayakta tutan politikacıların, askerlerin ve din adamlarının doğadan, dolayısıyla hayattan korktuklarını belirtiyor. Özgür ve neşeli bir hayat yerine "istikrarı" amaçlayan bir hayata maruz kalmamızda dinin rolünü deşiyor. En istikrarlı toplumların polis devletleri olduğunu, doğanın ve hayatın istikrarlı olmadığını, istikrarın doğal olmadığını vurgulayarak dinin Cennet ödülü ve Cehennem cezası ile istikrarı sağlamaya çalıştığına dikkat çekiyor. Nesneyle özne, ölümle hayat, doğal olanla doğaüstü, uyanmakla rüyalara dalmak arasındaki hiçbir sınırın kalmadığı bütünlüklü hayat tarzını kaybeden insanların da korkuya kapılarak, dine sığındıklarını, böylece yaşamaktan vazgeçtiklerini söylüyor...

Çingene ruhlu Amanda ile davulcu ve heykeltıraş Ziller başka bir hayat yaşamaya karar verirler. Yol kenarında bin birçeşit insanın uğrayıp molaverdiği sosis ve sebze/meyve suyu satılan, bale kıyafeti giymiş pirelerin gösteri yaptığı, çeçe sineği ve zehirsiz yılanların sergilendiği bir dinlenme tesisi açarlar. "Ölüm korkusu köleliğin başlangıcıdır" diyen, hayatta asılolanın "üslup" olduğuna inanan renkli ve şehvetli Amanda, "şeytanın meyvesi" mantarlara, böceklere ve çiçeklere karışır... Bütün yolculuklarını kaynağa doğru yapan, yaratılıştaki ritimle müzikteki ritmi bağdaştıran Ziller ise yabani, yarı çıplak, sessizce ortalıkta dolanır... Tarihi Batı kültüründen çok daha eski olan Hint, Tibet, Afrika kültürleri ile pagan dünyayı hatırlayarak yaşarlar...
Kaybetmekten ve kazanmaktan öte bir hayat arayanlara...


İyi okumalar..

21 Ocak 2011 Cuma

Anıkolik


Kitabın adı: Anıkolik
Yazarı: Pagan Kennedy
Yayınevi: Siren Yayınları
Sayfa sayısı: 232
Fiyatı: 15 TL
İndirimli fiyatı: D&R


Kitapta her ne arıyorsam bulamadım. Arka kapak yazısına göre daha iç açıcı bir hikaye bekliyordum belki de. Okuması çok kolay, hemen bitiyor. Okurken kitaba yoğunlaşmanız gerekmiyor "Tom Robbins"'in kitapları gibi değil :) Bunu da bir sonraki postta yazacağım inşallah. Fakat Siren Yayınları'nın kalitesinden memnun kalmadığımı da söylemeliyim. Kitap çok sert, sayfaları kalın, tek elle kitabı okumak zor çünkü kaba bir kitap. Biraz zorlarsanız sayfaları açmak için bu sefer de kapak kırılıyor :(. Kitabın içeriğine gelirsem; Duncan adında bir profesör üniversiteden arkadaşı olan Litminov'dan beklenmedik bir telefon alır. Litminov'un icat ettiği "Mem" adını verdiği hapla tanışır ve hayatı bir anda değişir. İşte bu değişimi ben daha güzel hayal etmiştim. Sonra olaylar bu hap etrafında dönüp dolaşır. Beni en çok etkileyen kısım hikayede göğüs ameliyatı olmuş kanserli bir kadının hapla eski günlerini yaşayarak mutlu olması olmuştu.

Arka Kapak

Hayatlarımızı sürdürmeye mahkûm olduğumuz bu mağaradan, bu şimdiki zaman hapisanesinden kurtulmuş olmanın verdiği rahatlamayı nasıl tarif edebilirdim, bilemiyorum... Kendi geçmişim uçsuz bucaksız bir ülkeye dönüşmüştü... Dilediğim her yere gidebiliyordum. İlacın etkisi yok olunca, her zamanki mutsuz hayatıma geri dönecektim... Beni ihmal eden karım, canımı sıkan işim, kış boyunca arabaların tepelerine çiseleyen gri kar ve o otoban manzarası... Aradan geçen yıllarda neler olmuştu? Kendimi ve benim için önemli olan şeyleri nerede kaybetmiştim?

Fanzin dünyasının yakından tanıdığı, San Francisco Chronicle tarafından "Çağımız Çehov"'u olarak tanımlanan Pegan Kennedy, Anıkolik'te hayatını zamanın raylarına oturmayı beceremeyenlerin öyküsünü anlatıyor. Kaybettiği annesinin yüzünün apaydınlık parladığı, çoktandır yabancılaştığı eşine tutkuyla sarıldığı, hayatın olasılıklarının önünde sozsuzluğa uzandığı günleri hatırlamak isteyen; zamanın yıkım iştahıyla çoşkuları henüz tükenmeden önce olduğu adamı canlandırmaya çalışan Win Duncan'ın öyküsü...

Akrep ve yelkovanı gerilerde yitirdiklerimize doğru çevirmek; bir hap yutarak geçmişe geri dönmek mümkün olsaydı eğer, ne olurdu?

İyi okumalar..

20 Ocak 2011 Perşembe

Merhaba

İlk postum tanışma amaçlı bir merhaba olsun.. Kitap bloglarını takip ettikçe, okuma isteğimin arttığını, alınacaklar listemin kabardığını gördüm. Önceden bilgisayarımda bir veritabanı oluşturarak, aldığım ve okuduğum kitapları kendi kendime takip ediyordum. Sonra bilgisayarım taşındı, bir şey oldu ve bu dosyayı kaybettim.. Buranın kalıcı olacağını düşünerek yeni bir başlangıç yapmak istedim. Kızlarımı da güzel olacağını düşündüğüm bloguma dahil etmek istedim ve blog başlığı bu şekilde oluştu. Umarım hem benim keyifle güncelleyeceğim, hem de sizlerin keyifle okuyacağı bir blog olur..