Sayfalar

28 Ekim 2011 Cuma

Şehrin Aynaları



Bu aralar hepimizde olduğu gibi benim de keyfim pek yok. Olanları görmezden geldiğim süreçte yaşamaya çalışıyorum. Şehitlerimizden sonra, deprem ile bir kere daha yıkıldık. Hatta bunların üzerine iş yerinden arkadaşımız Özlem Yıldırım'ın da bir trafik kazası geçirerek aramızdan ayrılması üzüntüme üzüntü kattı. Tabii kızlarımızın bunların hiç birinden haberi olmadığı için, onlara karşı sürekli normal davranmaya çalışıyoruz. Çünkü ölenle ölünmüyor ve hayat devam ediyor.

Kitabın Adı: Şehrin Aynaları

Kitabın Yazarı: Elif şafak

Yayınevi: Doğan Kitap

Sayfa sayısı: 295

Nereden kaça aldım?: D&R

Kitaba gelirsek; Elif Şafak'ın tüm romanlarını okumak isteyenler için, bu kitap kesinlikle ilk sırada yer almamalı. Kitabı okurken kaç kere uyuyakaldığımı hatırlamıyorum, tabii bunda geceleri çocuklara kalkmanın da payı yok değil. Kitabı okurken minik not kağıtlarına isimleri not etmeme rağmen, okurken oldukça zorlandım.  Kitaptan (spoiler içerebilir) Andres'in kitabın ilk bölümündeki anlatıcı olduğunu anlamaktan başka hiç bir şey anlamadım. Kitapta bir bunalım havası, uzun uzun betimlemeler, kelime oyunları beni benden aldı. Fakat dün akşam bitirdim :).

Kitapta çok güzel cümleler vardı, ikisini eklemek istiyorum.

" İnanıyorum, çünkü mantıksız." (s.157)

"Bir insana sırrınızı verdiğinizde, özgürlüğünüzü de verirsiniz." (s.160)

6 Ekim 2011 Perşembe

Shantaram



Kitabın Adı: Shantaram

Kitabın Yazarı: Gregory David Roberts

Yayınevi: Artemis

Sayfa sayısı: 863

Nereden kaça aldım?: OkuOku



Bir bakalım; 2 ay olmuş siteye yazmayalı. Aynı zamanda bu kitabı okumak için geçen süre bu. Bu sürede evde de değişiklikler oldu bir sürü. İşe başladım, Eylül de bu hafta kreşe başladı. Ben birçok kere hastalandım, iyileştim umarım :). Çocuklar hasta oldu, iyileşti umarım. :) Gelelim kitaba,yazarın hayat hikayesi olduğunu kitabı okurken öğrendim. Tabi Karla ve Prabaker'in uydurma olduğunu da. Kitabın özellikle Afganistan'daki savaş kısmını okurken çok sıkıldım. Sanki koca kitabın yarısında savaş okumuş gibi hissettim. Oysa ki 150-200 sayfa ayrılmıştı. Genel olarak beğensem de kitabın çok uzun olduğundan yakınmadan edemeyeceğim. Başlarda bir sürü cümle beğendim, not ettim. Sonra bu cümleler azalmaya başladı, bir ara kitap hiç bitmeyecek sandım :), ama bitti.

Not ettiklerim;

"Geçmiş, iki aynanın arasında durmadan yansıyıp duruyor. Parlak ayna başardığımız işleri ve dile getirdiğimiz sözleri yansıtırken karanlık olan yapmadığımız ya da söylemediğimiz şeyleri temsil ediyor." (s.34)

"Belki de hakettiğim buydu. Baskının bazılarında dirence yol açtığını söylerler. Ben de yaşadığım her dakika dünyaya karşı koyuyordum." (s.35)

"Evet. Sen iyi bir dinleyicisin. Bu çok tehlikeli bir şey, çünkü çok cazip. Birinin seni gerçekten dinlemesi dünyadaki en iyi ikinci şey." "En iyi şey ne peki!" "Bunu herkes bilir. Dünyadaki en iyi şey güçtür." (s.37)

"Acelesi olmayan bir adam hiçbir yere kolay kolay gidemez." (s.48)

"İnsan haddini bilmeli. Sonuçta uygarlık seviyesi neye izin verdiğimizle değil, neyi yasakladığımızla belirleniyor." (s.49)

"Bir insandaki güce bakarken onun arkadaş ve düşman olarak kapasitesine de bakmalısın." (s.52)

"Gerçek hoşlanıyormuş gibi yaptığımız bir saçmalık." (s.57)

"Korkaklık dediğimiz genellikle gafil avlanmanın bir başka adıdır, cesaret ise genellikle hazırlıklı olmaktan ibarettir." (s.66)

".. Ne yazık ki artık stil diye bir şey kalmadı. Tavırlar stili oluşturacağı yerde, yaşadığımız bu çağda stil tavrı oluşturuyor." (s.79)

"Tanrı korusun. Politikacılara dayanamam ben. Politikacı denen kişi ortada bir nehir bile yokken sana köprü sözü veren kişidir." (s.231)

"Mutluluk bir mittir. Biz bir şeyler satın alalım diye icat edilmiştir." (s.452)

"Kara paraydı ve kara para, yasal yoldan, alınteriyle kazanılan paraya göre çok daha hızlı bir şekilde parmaklarınızın arasından kayıp gider. Eğer onu kazanma şeklimize saygı duymuyorsak paranın en ufak bir değeri bile olamaz." (s.564)