Kitabın Yazarı: Ece Temelkuran
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa sayısı: 106
Hakikaten çok karışıktı :). Benim bu kadar karışık değil sanırım, yok yok değil, bu biraz bana delirmenin eşiği gibi geldi. Sonlara doğru bilmiş lafların arttığı kitap daha çekici bir hale gelse de başlarında ben de "bu ne ya!" dedim. Gerçi başı sonu arasında pek de bir şey yok kısacık bir kitap iki oturuşta bitti. Ne biliyim işte güzel tespitler de var ama okuyun isterseniz değişiklik olur, azıcık kafanız da karışır hem :)
"Hiçbir şey beklemediğini söyleyenler en çok bekleyenlerdir aslında." (s.71)
"mevhibe, biz, öyle şarkılar dinliyorduk ki, yaşamaya ad koymak mümkün değildi. anlamak, hoşumuza gitmiyordu; çünkü, anladığımız şeyleri değiştiremiyorduk. biz, o günlerde işte, tırnaklarımızı yemeye başladık. birden bedenlerimiz büyüdü. en başından yorgun ve küsmüştük. biz, küsmüştük. ne garip, oysa bir çoğumuzun adı, çağrı, umut, barış, devrim, savaş veya özgür'dü. adlarımızın anlamlarını ezberleyip sonra da unutmaya çalışarak, bedenlerimizi büyüttük. biz ne savaşabildik, ne de barışabildik dünyayla, ne özgürdük ne de umudumuz vardı. işte bu yüzden böyle öyküler yazdık, kırık ve bağlantısız."
güzel gibi ama pek emin olamadım ece temelkuranın farklı bir tarzı var zaten
YanıtlaSilSinem daha önce okumamıştım Ece Temelkuran. Ama listemde de var ilkinin bu olması sanırım yanlış bir seçimdi :)
YanıtlaSil